İnanç, insanoğlunun yarattığı kültürün bir parçası olup, kişilerin günlük yaşamını, davranışlarını etkileyen ve başkalarından öğrenme yoluyla kazandıkları düşüncelerdir.
12.06.13, Çarşamba
İnanç, insanoğlunun yarattığı kültürün bir parçası olup, kişilerin günlük yaşamını, davranışlarını etkileyen ve başkalarından öğrenme yoluyla kazandıkları düşüncelerdir. İnancın edinilmesinde, kişinin deneme yoluna sapması, geçerliğini kendi yaşamında geçen bir olayla tanıması gerekli değildir. Tamamıyla toplumsal ve kültürel bir ürün olan nazar inancı da kültürümüzde yaygın olup, nazarla ilgili nazar değmeden önce korunma amaçlı ve nazar değdikten sonra kötü durumları ya da hastalığı iyileştirme amaçlı pek çok pratik bulunmaktadır.
"Hiçbir insan, içinde bulunduğu kültürden bağımsız davranamaz" İnanç da, insanoğlunun yarattığı kültürün bir parçası olup, kişilerin günlük yaşamını, davranışlarını etkileyen ve başkalarından öğrenme yoluyla kazandıkları düşüncelerdir. 'İnanç doğa olaylarının nedenini bilmeme yüzünden yapılan özel bir yorumdur. Bir yorum, bir sanı olan inanç, kişiden kişiye; çevreden çevreye; toplumdan topluma; ulustan ulusa değişir'.
İnançlar genelde geleneksel gruplarda daha yaygın olup, yaşamın her alanına girmiş ve bütün eylemlere, davranışlara yön verici bir nitelik kazanmıştır. Modern yaşam tarzını benimsemiş gruplar, günlük yaşamlarını düzenlerken geleneksel gruplara oranla daha akılcı yolu benimsemiş olsalar da, bu grupların günlük eylem, davranış ve tutumlarında da , inançların etkisini görmek hala mümkündür. Örneğin günümüz Türkiye'sinde fal, büyü ve nazar hala kentte ve köyde oldukça yaygın olan inançlardır.
Nazar Nedir?
Arapça 'nazar' kelimesi , 'bakış'anlamına gelir. Türkçe'de de 'nazar' kimi insanların bakışlarındaki zararlı güç ve bu nitelikleriyle, bir kişiye, bir hayvana ya da bir nesneye bakmakla, canlı üzerinde hastalık, sakatlık, ölüm, nesne üzerinde kırılma gibi olumsuz etkinin meydana gelmesidir. Nazar sadece insanlara özgü bir olay olmayıp, mal mülk, hayvan, toprak, ağaç, çiçek, eşya ve evler de nazara uğrayabilir. Herhangi zararlı bir olay, böyle bir sebebe yüklendiği zaman 'nazar değdi', 'nazara uğradı', 'göz değdi', 'nazara geldi', 'göze geldi', 'göz aldı'vb. deyimler kullanılır. Nazar toplumsal ve kültürel bir üründür. Bugün olduğu gibi tarihi devirlerde de mevcuttur. Nazar inancını Neolitik çağlara kadar götürmek mümkündür. Balta şeklinde yapılmış olan nazarlıklar, (amuletler) Girit'te , Aşağı Mısır'da, Malta'da , Kuzey Fransa'da ve Britanya'da Bronz çağında bulunmuştur. Eski çağlardan itibaren Batı'da ve Doğu'da büyünün ve nazarın kötü etkilerine inanış ve tedbir alma bilgisi kökleşmiştir. Uğursuz gözden çıkan fenalığı defetmek için kullanılan el şeklinde muskalar, Mısırlılar, Fenikeliler, Yunanlılar, Romalılar tarafından kullanılmıştır. Gerçeklere aykırı olmakla birlikte, gözleri fazla çukur, kaşları birbirine bitişik olanlarda ve açık çiy mavi gözlerde nazar gücü olduğu sanılır ve de mavi gözlülerin kötü niyetli, kıskanç, başkalarına zarar vermekten hoşlanan kimseler olduğuna inanılır. Kıskançlık duygusunun nazara yol açacağı inancı yaygındır. Yalnız şom göz değil, şom ağızda vardır. Keskin göz ve güçlü dil, baktıkları ya da övdükleri canlıların, hastalanarak ölmelerine neden olur. Özellikle kişinin yakınlarının, fazla hayranlık ve sevgi duyguları da nazara neden olur. Nazar inancı tarihi devirlerde olduğu gibi, bugün de mevcuttur. Nazarla ilgili pratikler genel olarak iki grupta toplanabilir. Nazar değmeden önce korunma amacıyla yapılanlar. Nazar değdikten sonra kötü durumları ya da hastalığı sağaltmak amacıyla yapılanlar. Halk inancına göre, onu üzerinde taşıyanı büyüye hastalıklara ve diğer fenalıklara karşı korumaya veya içinde bulunduğu fenalıklardan kurtarmaya hizmet eden objeye nazarlık denir. Nazarlığın türlü çeşitleri olup, taşlar (akik,firuze) , madenler (altın, gümüş, demir) üstüne dua yazılı parşömenler en çok kullanılanlarıdır. Ayrıca Çörek Otu, Üzerlik Otu, Sarımsak, Deve Dikeni, Hurma Çekirdeği gibi bitkiler, çeşitli hayvanların kabukları, dişleri, boynuzları, kafatasları (Kaplumbağa kabuğu ve kürek kemiği, Geyik boynuzu, Köpek ve Öküz kafatası, Kurt dişi, bazı deniz böceklerinin kabuğu gibi), yumurta kabuğu, at nalı, göz boncuğu, Fatma Ana Eli, Meryem Ana Eli, küçük çocuk ayakkabısı, nazara karşı korunmada kullanılan unsurlar arasında yer almaktadır. Canlı varlıklar için, nazar boncuğu, muskalar, çörek otu, kurt dişi, deniz hayvanlarının kabukları vb. elbiseye iliştirilir veya hayvanların boynuna asılır. Cansız varlıklar içinse evlerin kapılarına at nalı, nazar boncuğu, üzerlik, küçük çocuk ayakkabısı, deve dikeni asılır. Tarla, bağ ve bahçelere öküz başı, köpek kafatası at nalı, yumurta kabuğu asılır. Arabalara, nazar boncuğu, küçük çocuk ayakkabısı asılır. Nazar değmeden önce koruma amacıyla yapılan pratikler her zaman nazarı engellemekte etkili olamaz. Nazara uğramaya en elverişli kimseler; çocuklarla, güzellikleri ve yetenekleriyle herkesin hayranlığını uyandırmış kişilerdir; çünkü çocuklar zayıftır, çabuk etkilenebilirler; güzel , yetenekli, mutlu kişiler, insanların kıskançlık duygularını kamçılarlar. Bu kötü duygular göz yolu ile hedefi etkiler ve sakatlar. Nazar hastalığının belirtileri şunlardır; uyku kaçar, göz yaşarır, insan sık sık esner, baş dönmesi, baş ağrısı, ateşlenme gibi haller görülür, vücut zayıflar, hasta durgun hale gelir. Zamanla vücutta çarpılmalar meydana gelir, bu durum öldürücü de olabilir.
Bu nedenle nazar değdikten sonra kötü durumları ya da hastalıkları sağaltmak amacıyla
1) Kurşun Dökme
2) Üzerlik Otu Yakma
3) Tuz Patlatma- Tuz Kavurma
4) Tuz Gömdürme
5) Tuz ve Üzerlik Otunu Birlikte Yakma
6) Üzerlik Otu ile Çitlenbik Ağacından Alınan Parçaları Birlikte Yakma
7) Üzerlik Otu ile Üç Yol Ağzından Alınan Çöp ve Eşikten Koparılmış Tahta Parçasını Birlikte Yakma
8) Nazarı Değdiği Bilinen Kişinin Evinden Bir Tahta Parçası Alıp Yakma
9) Nazar Duası Okuma
10) Nazar Duası Okutma
11) Bıçak Basma- Bıçak Atma
12) Çekiye (uzunca eşarp, tülbent) İğne Bastırma
13) Çekiyi Bakma
14) Köz Söndürme
15) Yumurta Kırma
gibi pratikler yapılmaktadır. Sağlık yönünden inanmalar daha çok nazar kırma işlevini yerine getirir. Nazar kırma olayını da daha çok ocak tabir edilen kişiler gerçekleştirir. Bir ocak ölmeden ya da bu işleri bırakmadan önce ' El Verme' denilen olayı gerçekleştirir. Nazar kırma ağırlıklı olarak kadınlar tarafından yapılır, özellikle kadınlar büyü, sihir esrarını iyi bilirler. "Türkiye Kültür Haritası Projesi" çerçevesinde, gidilen illerin köylerinde yapılan çalışmalar nazar inancının günümüzde geçerliliğini yaygın şekilde koruduğuna işaret etmektedir.
Tuz Kavurma 1:
Önce tavaya bir avuç tuz konulur, tuz genellikle iri taneli tuzdur, ancak sofra tuzu da kullanılır. Tava, içindeki tuzla birlikte ateşe konulur. Ateşe konulun tuz patlamaya başlar. Bu arada nazar değen kişinin başına bir tülbent örtülür. Daha sonra nazar değen kişinin başının üzerine içi su dolu bir çanak tutulur. Patlatılan tuz bu suyun içine dökülür. Bu işlemlerden sonra nazar değen kişiye bu sudan bir yudum içirilir, ya da biraz yalatılır. El ve ayak tırnaklarına ve alnına bu sudan sürülür. Daha sonra, avlunun bir kenarına, ayak basmayacak bir yere tuzlu su dökülür.
Tuz Kavurma 2:
İri tuz, bakır bir kapta kavrulur. Ateşte kaynamakta olan suya dökülür. İçine ayrıca 7 buğday tanesi, birkaç tane metal para, soğan kabuğu ve iğne atılır. Bunlar bir süre birlikte kaynatıldıktan sonra, su soğuyunca nazar değen kişinin; 3 kere başına, 3 kere karın kursağına, 3 kere bacaklarına dökülür. Bu işlemler 9-10 kez tekrarlanır. Bu işlemden önce nazar değen kişi, damağını kaldırır. Suyun kalanı nazar değen kişinin koltuk altına, ayaklarının altına ve kucağına dökülür. Böylece nazar değen kişinin nazarı üstünden atılmış olur.
Tuz Öveteleme:
Gerekli malzeme sadece tuzdur . Nazar değdiğine inanılan kişi tuz öveteleme işini yapacak kişinin karşısına oturur. Tuz övetelecek kişi avucuna bir miktar tuz alır. Avuca alınan tuz, nazar değen kişinin başının üzerinde dairesel hareketlerle dolaştırılır. Bu işlem yapılırken 3 kez İhlas, 1 kez de Fatiha suresi, tuz öveteleme işini yapan kişi tarafından okunur. Bu işlemler bittikten sonra üzerine okunulan tuz, üzerine basılmayacak bir yere atılır.
Tuz Gömdürme:
Bu işi sadece bir kadın yapmaktadır. Rahatsızlığı olan kişi, tuz gömdürmek için bu kadını evini çağırır. Tuz gömecek olan kadın, hastayı karşısına alır ve diri tuz tanelerini eline alıp 'Fatiai' suresini okur. Okunan tuz kor halindeki ateşe gömülür. Gömülen tuz patlamaya başlar. Tuzun patlamasıyla kişiye değen nazar dağılmış olur. Tuz gömdüren kişi erkekse takkesini, kadınsa yazmasını üzerindeki nazar dağılsın diye ateşe silkeler. Tuz patladıktan sonra ateşten biraz kül alınarak suya konur ve nazar değen kişi bu sudan üç yudum içer ve abdest alır. Geriye kalan su evin dört köşesine serpilir. İnsan gruplarının doğa olaylarının nedenini bilmeme nedeniyle yaptıkları yorumlar ve uygulamalar, hayret verici şekilde bol ve çeşitlidir. Bu bildiri de yaşamın her alanına girmiş ve bütün eylemlere, davranışlara yön verici nitelik kazanmış inanç sistemi içinde yer alan, nazar inancı sonrasında yapılan uygulamaların çeşitliliği de, yukarıda söylenen cümleyi doğrular niteliktedir. Balıkesir, Denizli, Kütahya, Uşak ve Isparta illerinin köylerinde nazar değmesinden sonra, temelde aynı amaca yönelik olarak tuz kullanılarak yapılan sağaltma işlemindeki fevkalade çeşitlilik, insanın diğer canlılardan farkını ve farkı yaratanın da kültür olduğunu bir kez daha çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.